16 Mart 2012 Cuma

Kör

"Yukarı bak" dedi ve sıçradım yerimden.
Uyandım.
 Penceremden göğe doğru tek solukta uzandım.
Kalp atışlarım hızını almış koşuyordu.
Düzenini bozup tutmaya çalışsam durabilirdi,
 korkuyordum.
O korkuyla bi süre uğraştım, suretimden sıyırdım endişemi..
Yüksekten bakarken, korkunun getirdiği atlama hissiyatının tezatlığında kaybolup
bir anda gerçeğe dönmek gibiydi..
Ama geçti..

Yine griydi..
İstanbul bana inatla ıslanıyordu yine.
Hüznünü ispatlar gibiydi, dikkat çekmeye çalışan küçük bir çocuk emsali..
Üşümüştü insanlar.
Hava soğuk.
Daha da çok üşüyenler vardı kediler köpekler ve kuşlar.

Puslu ve griydi..

Bir şeyler anlatmak istermiş gibi.. 
Ellerim soğuk olabilirdi ama ayaklarım sıcaktı benim.

Bu sefer anlatmak istediğini anlıyor gibiydim..

Rüyamın etkisinden olsa gerek, gözlerim daldı soğuk sokaklara.
Uykusundan uyanmaya çalışan iki kör mahmur göz sâfî..
Ben soğuğu hiç sevmedim.  Sevmem dedim.
Üşümeyi de battaniyemin altındayken sevdim..
Kar benim için saflık, masumiyetti hüzün şehrinde belkide..
Yağmur romantizm fonum..
Yalancı kederimdi sonbahar. 
Sel akarken, suyun kıvrımlarını seyredalardım balkonun köşesinde..

Yukarı baktım ben önce..
Aşağı yöneldim,
gözüme hızlıca doluşan yağmur damlalarının öfkeli hamleleriyle..

Körlüğümü gördüm,

Sokağın kuytu bir köşesinde,
kedisini paltosunun içine saklayıp ısınmak için son umudu olan atkısını yakan,
aklı yitik dedikleri o yaşlı adamı gördüğümde..

Boğazımda düğümlendi varolan her ne ise..
Halâ sıcak olan ayaklarımdan utandım.
Penceremi geri kapatamadım. Yapamadım.
Körlüğümle birlikte nefsime dair ne varsa alıp dışarı çıktım son hızımla..

Yedi kat derin kazdım..
Hepsini gömdüm.  Kurtulmaya çalıştım ben.

Ya da öyle sanmış olsam da..

8 Mart 2012 Perşembe

Tabiattan Öz'e..

Toprağı ne kadar hissedebilirsin sinir uçlarında? Islak ve sıcak..
Varoluşunu bu denli anlamlandırabilen bir an daha var mıdır?
Ağır ağır yürürken bahar yağmuru altında, düşünmekten uzak,
bedenin yoktur o an, aldığın haz bütünleşir ruhunla.
İleride gördüğün o ihtişamlı ağaç hedef değildir sana.
Ona gitmemene rağmen, o ağaç ilham olur ruhunu toprağa, tabiata karıştırman adına.
Islanırsın üşümezsin. Islanırsın, ıslandıkça ısınırsın toprak kokusuyla.
Hiç olmadığın kadar çıplak,
hiç olmadığın kadar sıcak...
Sıyrılır ruhun kılıfından, yükselir dipsiz aydınlığa...